Kelime Sayısı:803
60 Bölüm
Baskın II
Onların devriye gezen Kritealar olduğunu anlamıştı fakat kendisinin fark etmemesi kötü durumdu. Ayağa kalkmasaydı, belki onları atlatacaktı fakat ayağa kalktığında kabak gibi ortada kalmıştı. Kritealar bağırarak ona doğru koşmaya başladı. Kadran bulunduğu yerde olanlar gözlerini açmaya başladığında birkaç tanesini kılıçla öldürmüştü. Hızlıca sırtındaki yayı eline aldı ve okları ardı ardına atmaya başlamıştı, heyecanlanmıştı. O öldürdükçe daha çok geliyorlardı, artık yayın işe yaramayacağını anlayıp sırtına aldı. Koşmaya başladı, en yakın ormana doğru koştu. Kritelar peşindeydi ama hız konusunda ondan yavaş kalıyorlardı, aradaki mesafeyi kısa sürede çabucak açtı ormana yaklaşmadan kayarak durdu ve anında çömeldi, izini kaybettirmek zorundaydı. Uzun otların arasında kendisini kaybettirebilirdi beklediği her an daha fazla Kritea gelecekti babasının ne yaptığını merak ediyordu. Kritelar onun kaydığı yere yetişmişti ve etrafa dağılıp ona bakıyorlardı.
Kampta heyecan olmuştu Kritealar kendi aralarında konuşuyorlardı her seferinde daha fazlası geliyordu, hepsinin uyanıp uyanmadığını bilmiyordu ama çemberi daralıyordu en son izini kaybettirdiği yerden uzaklaşıyordu. Daha dikkatli ve yavaş hareket ediyordu. Borla’ya ait hiçbir ses duymamıştı. O sırada otların arasını açtığında Kritea ile karşılaşmış hemen hızlıca boğazını kesmişti. Bu hareketi bu hızla nasıl yaptığını bile anlamamıştı. Ölen Kritea bağıramadan gerisin geriye düştü.Şaşkındı kendini Borla gibi hissetmişti en az onun kadar hızlı davrandığını düşünüyordu, kendisini reflekslerinin çok daha iyi olduğunu 7 yaşında çocuklardan dayak yiyen mahallenin ezilen çocuğu geride bıraktığı için seviniyordu. Henüz güvende değildi fakat tamamen güvende olmasına imkân yoktu. Düşmanın içindeydi. Sırtındaki heybesini açtı ufak iksir şişesini çıkardı. İçindeki tozun birazını yere döktü ve sadağından okunu çıkartıp toza batırdı, iki eliyle oku çevirip kıvılcım çıkarttı, ardından okun ucu ateş almıştı. Ok’un ortasına toprak koyarak ateşin yanmasına devam etmesini sağladı. İkinci okunu çıkartı ateşe tuttu ve ateş alınca ayağa kalktı.
Yeri belli olmuştu önünde hep yaratıklar vardı. Okunu bekletmeden attı. Diğer ok için aşağıya eğildi ateşi yakıp bu sefer arka tarafa ok attı. Her iki oku da Kritea’ya isabet ettirmişti. Alevler içinde kaldılar etraf kısa sürede yangın yerine dönmüştü. Kritealar kargaşaya kapılmışlardı, ateşi görünce çaresiz kalmışlar bazıları etrafından dolaşmak yerine direk ateşin içerisine girip yanarak dışarıya çıkmış ve arkadaşlarının peşine düşmüştü bu onları daha büyük kargaşaya sürükledi önlerinden geçen ve arkalarından geçen Kadran’ı umursamıyorlardı. O ise yanlarından her geçtiğini öldürerek geçiyordu. Üzerine atlayan yaratık onu yere düşürdü ona bağırıyordu. Kadran bıçağı ile boğazını kesti, yaratık boynunu tutuyordu. Kadran onu yana ittirerek üzerinden attı. İlerlemeye devam etti, Kritealar olduğu ormana ulaşmak için durmadan koşuyordu. Yananların birbirine yakınlaşması ile aralarında çıkan yangın durdurulamaz hale gelmişti. Orman da yanmaya başlamıştı ve ona doğru gelenler vardı. Bütün bunlar olurken arkasına dönüp bakma fırsatı bile bulamamıştı. Borla’nın ne yaptığını merak ediyordu.
Üzerine gelenlere yakalanmadan ormana girmişti. Yanan ağaçlardan uzak durmaya çalışıyordu, etrafı kısa sürede sarılıyor olsa da Krtitea yanmaktan kurtulamıyordu. Peşine düşmelerini bırakmıştı. Ormanda kimse peşinden gelmediğinden rahat hareket ediyordu, temkinli davranmak zorundaydı. Kendini güvene alır almaz ne olduğunu anlamak için etrafı gören bir yere geçecekti. Ormandan dışarıya çıkıp tekrar otların arasına daldı saldırı yerinin dışında kalmıştı. Gördüğü birçok yer yanıyordu Kritealar bağrışıyordu. Gözleri Borla’yı aradı baskının başında görmüştü onun dışında hiç görmemişti. Bir yerlerde Kritea öldürdüğüne emindi fakat yangının yükselmesi görüş alanını tam engelliyordu. Onu görene kadar bekleyecek yerini değiştirmeyecekti. Yangın bir süre daha yayılıp duracağını düşünüyordu. Hiç Kral Kritea rastlamamıştı, savaştığı yer onların olduğu yerden uzaktı fakat hiç karşılarına çıkmamıştı.
…
Baskın sona ermişti, Kadran iyice geriye çekilmiş ama bölgeyi terk etmemişti. Ağaç tepelerinde kalarak izini kaybettirmişti. Borla ise baskından çok sonra ortaya çıkmıştı. Kadran ağaçtan indi. ‘’Ölmemişsin’’ dedi. Borla ‘’Ortalığı yakmak iyi fikirdi ama sessiz ilerleyebilseydik bir gecede hepsini öldürüp senin bugüne kadar yaptığın en büyük ve başarılı görev olacaktı. Yangın işi fena sayılmaz geri çekiliyoruz.’’ Dedi. Birlikte atlarını almaya gittiler yavaş kullanıyorlardı. Kadran ‘’Buraya kadar mı?’’ diye sordu. ‘’Mutlaka intikam peşine düşeceklerdir. Pusu kuracağız’’ dedi. Kadran başka soru sormadı, Borla atını hızlı sürmeye başladığı an Kadran’da ona ayak uydurdu. Sabah olmadan atları ile epey yol almışlardı. Borla atını yavaşlattı ve durdurdu, etrafına bakındı, ağaçlara yere ve dikkatini çeken doğaya. Kadran ‘’Neden durduk’’ diye sorunca. Borla
‘’Burada pusu kuracağız sabah olduğunda peşimize düşecekler bizim çok uzaklaşmamızı istemiyorlar at izlerimizi takip edecekler ve bizde onlar için büyük tuzak hazırlamış olacağız.’’ Dedi. Borla atından indi Kadran’da atından inip onun atını aldı. Her iki atı uzağa çekmeye başladı, Borla ise nasıl pusuya düşüreceğini düşünüyordu. Zehirli oklar, devrilen ağaçlar aklına ilk gelendi. Kritealar ateşe karşı hazırlıklı olacakları için ateşli ok kullanmak anlamsızdı üstelik baskın yerine pusuya düşürecekleri alan geniş değildi ve kaçmak için yeterli alana sahip olmadığını biliyordu. Kadran onları yakarken Borla neredeyse bütün Kral Kriteaları öldürmüştü dolayısı ile geriye kalanlar oldukça tecrübesiz Kadran’ın rahatlıkla öldürebilirdi.
O gelene kadar kendisi birkaç bir şeyler yapmaya başladı. Kadran atları iyi bir yere saklayıp Borla’nın yanına döndü. Borla şu ve diğer taraftaki ağaçları görüyor musun? Bunları kes ama tam kesme onların üzerine devireceğiz ben yerlere ağaçtan birkaç kapan yaptım. Panik olduklarında çok kolay hataya düşebiliyorlar. ‘’ dedi ve devam etti. ‘’Bende zehirli ok yapacağım’’ dedi.